Kul Sefili mahlaslı ozan Ali Turalı, Çorum’un Beylice köyünde 1964 yılında doğmuş. Yeteneği, duyarlı yüreği ile Anadolu’nun bağrında yeşermiş kıraç söğüdüne benziyor. Her kır emekçisi gibi ekmeğinin peşine takılıp kente gelmiş. Büyük kentin bütün kirliliğine karşın da temiz kalmayı başarmış biri o. Her namuslu ve de zeki insan gibi Sefili yoksulluğunun, ezilmişliğinin nedenini araştırmaya başlamış. Köyüne bitişik bir köyden olan İbrahim Kaypakkaya’nın neden öldürüldüğünü merak etmiş. Derken Hanya’yı Konya’yı, yani emek sermaye çelişkisini anlamış. O günden beri de kendisine verilen sınırlı eğitim olanağının sınırlarını zorlayarak, kötülerle, haksızlıkla mücadele etmeye başlamış. Kuşkusuz bunu sanatla, şiirle yapmış. Sefili eğitimini yoksulluk gereği lisede yarım bırakmış. Ama okumayla ilgisini kesmemiş. Örneğin Orhan Kemal’in emekçiden yana bir yazar olduğunu iyi biliyor. Oturmuş ona düşsel bir mektup bile yazmış “sen gittin gideli yazarlar bizi unuttu. Emekçi sınıf için roman, öykü, şiir yazan kalmadı” demiş. Halk ozanları geleneğine uygun ölçülü uyaklı koşma türü şiirler yazıyor. Konusu ilkin aşk, acı doğa iken giderek hak, hukuk, eşitsizlik, sömürüyü eleştiriye dönüşmüş. Taşlamaları özentisiz, yalın olduğu gibi ve temiz. “Pireler” şiirinden bir dörtlük şöyle, “Akşam olur etrafımı sararlar/Polis gibi her yanımı ararlar/Adım adım vücudumu tararlar/Neden beni rahat koymaz pireler?” Sömürüye karşı öfkesi bazen bilenmiş Aşık İhsani baltası olup ufuk çizgisini kesiyor. Ama iyiye güzele karşı ipek kadar ince yüreğiyle Yılmaz Güney’e, Deniz Gezmişe, Sivas şehitlerine de ağıtlar yakıyor. Amele kardeşim adlı şiirinde, kendisi gibi bir emekçinin durumunu anlatıyor. “Bitlisli yoldaşım Davut kardeşim Yoksa benim gibi boşta mısın sen Şu koca dünyada yoktur bir işim Kardeş benim gibi düşte misin sen…?” diyerek. Kardeşçe üretip. Hakça paylaşmak üstüne kurulacak bir dünya için Kul Sefili’ye çabalarında başarılar diliyorum. Kalemi keskin, üretimi verimli sanatı yetkin olsun!... 20.08.2003 HASAN KIYAFET | |||||