PAYINTAHT
Bir başka olur buralarda akşamlar, güneşin batışı ile yalnızlığa bürünürken sokaklar, yıldızların parlamadığı gecede. Hüznün türküleri söylenir gece kondular da, her mevsim. Garibanlar geçer yırtık paltolarının altında kaybolmuşçasına, kaybolurlar karanlıkta, zenginlerin saltanatında var olamadıkları gibi ezilmişliğin verdiği duygularla kaybolurlar gecenin içinde, meçhule doğru giderken. Özlem duyarlar Çankaya da yanan loş ışıklara ve çilingir sofralarına, yaşanan onca şatafata, özlem duyarlar.
Tunalı ile Cinnah Caddesi hareketlidir sosyete ve entelleri ile gamdan kederden uzak, dört mevsim hüzne yer yoktur burada. Hep neşe ve eğlence vardır, disko ve barlarında. İş derdi, aş derdi, olmayan magandalar doludur buralarda. Asalakça yaşayan, orada burada gününü gün eden zengin çocukları tadını çıkartırlar hayatın. Bu entel takımı bilmezler yokluğu yoksulluğu, yaşamadıkları için açlık nedir? Bildikleri çılgınca eğlenip, dans edip Televolelerde boy göstermektir.
Ya öyle midir?
Sakarya Caddesi, Selanik caddesi, gece yarıyı bölerken meşhurdur buralar. Kitap evleri, birahaneleri ile cıvıl cıvıldır her tarafı. Her sınıftan insanlar gelip geçerler. Müzikler çalar her telden, her dilden, çekilen hüznü dağıtmaya. Ama nafile, kimileri neşe bulur, kimileri kederden, yokluktan içer, alaturka müziğin eşliğinde, tüm sorunlarından uzaklaşmak için. Ama yine de neşelenemezler istedikleri gibi, dışarısı gamlı kederli, sorunlar ile dolu olduğundan onlar açısından, ne kadar teselliyi kadehlerde arasalar da.
İşte burası Ankara, bizi yönetenlerin, yönetiyoruz zannedenlerin yeri. Kırmızı plakalı arabaların vızır, vızır caddelerle dolu payıntahtımız Ankara. Yıllardır üzerimizde horon tepmişler, eğlenmişler, bir ileri bir geri, ama hiçbir dönemde aydınlanmamış yürekleri, yürekleri kapkara, hiçbir zaman olamamış işçinin, emekçinin, köylünün, fakirin fukaranın başkenti, hırsızın, haydudun, zalimin, hortumcunun burjuvazinin cirit attığı, kol gezdiği yer olmuştur Ankara.