Hazin bir türkümüydü yaşam?..

Yoksa yaşam olmaktan çıkmış, umutsuzlukta, yangında, ölümde mi demir atmıştı?.. Karabasanların boyunduruğunda yaşamak yakışır mıydı insana?... Böyle bir yangın nasıl yaralamazdı insanı? Yakanları ve yaktıranları, yangıncıları yaralamaz yalnızca. Yakmayanın vurdumduymazlığı alçaklık değildi? *

            Böyle diyordu sevgili Öner Yağcı, Sivas'ı unutmak kitabında. Çok doğru söylüyordu usta. Yakanlar kadar, seyirci kalıp sesini çıkartmayanlar, öfkesini yükseltmeyenlerde suçlu değil mi idi? Bu kaçıncı katliamdı. Hangisinde sesimizi yükselttik. Bu topraklar üstünde, Maraş, Çorum, Gazi olayları yaşanmadı mı? Biraz daha geriye gittiğimizde, Kızıldere olayları bir katliam değil miydi? İşte böyle sesimizi yükseltmedikçe, öfkemizi yükseltip meydanlara dökmedikçe, daha çok katliamlara maruz kalacağız. Eğer zamanın da tepkimizi koyabilseydik, bir birini takip eden katliamlar olur muydu? Buna cesaret edebilirlerimiydi? Bana göre edemezlerdi. Ama bizler, her zulümde, her kıyımda boynumuzu büktük, sesimizi kıstık, olanların hesabını soramadık.

            Anadolu köylüsünün direniş simgesi Pir Sultan zulme, zorbalığa başkaldırır. Devrimciler, bu başkaldırışı 12 Eylül öncesinde keşfedip, sahip çıkmışlardır bu isyan damarına. Pir Sultan ve Banaz’ a sahip çıkıyorlar. Başkaldırışa, insanca yaşamak uğrunda 500 yıl öncesiyle köprü kuruyorlar aralarında... **

              Evet, Anadolu köylüsünün direniş simgesi Pir sultan ve onun kaltak Osmanlı'ya başkaldırışı, 500 yıl öncesinden, günümüze ışık tutup, karanlıkları aydınlatıp, devrimcilere öncülük ederek sınıf mücadelesinde de yerini almıştır. Ezilenlerin ve zulme uğrayanların ayağa kalkmasında, kendilerini savunup haklarını aramalarında bir simge olmuştur. Mustafa Suphi ve yoldaşları ile Karadeniz de, Hayrullahoğlu ile faşizmin zindanlarında, Nazım ile sürgünlerde,  Deniz'ler ile darağacında buluşmuş, simgeleşmiştir.

                 Yoksa yine bulut mu kaynıyordu Sivas’ta? "Bir bulut kaynıyor Sivas elinde" denmemiş miydi? Türk'ün "fetih ruhu"yla İslamcının "cihat ruhu" birleşince ortaya çıkan hoş görüsüzlük neler getirdi Sivas'a? Aynı hoş görüsüzlük neler getirmişti, başka yerlerde. "Hiç bir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz."(Goethe) Albert Einstein de şöyle dile getiriyordu." Ne hazin bir çağda yaşıyoruz. Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan daha güç." Karanlık ve barbar ellerin yaktığı Madımak silinebilir miydi tarihten? ***

                Evet, Madımak olayları o kadar insanlık dışıydı ki, tarihe öyle yazılmıştı ki, asırlar boyu silinmeyip, hep tarihte canlılığıyla kalacaktı. Yobazların ve onların elindeki dinin iç yüzünü asırlara taşıyacaktı. Çünkü, kendi görüşlerinden başka görüşe hoş görüyle bakmamaları, bilgi ve bilim çağında bile yüzlerini karanlığa dönerek aydınlıktan kaçmalarıdır. Yarasalar gibi karanlığı sevip, karanlıkta gezmeleridir. Böyle acımasızca vahşeti yaşatanlara da insan denmez diyorum.

                   500 yıl önce kinini kusan Hızır Paşa ve onun gibi düşünenler, 500 yıl sonra hala kinlerini tüketmemişti. Ve yer olarak ta yine Sivas'ı seçmişlerdi. 500 yıl önce Pir sultan'ı asanlar, 500 yıl sonrada aynı kin ve öfkeyle torunlarını yaktılar. Daha vahşice ve kattarca, 35 aydını yakarak yok ettiler. sanırsın ki "Bu toprakların yazgısıdır, hep karanlıklarla boğuşmak aydınlık güçlerin." ****

    Nazım Usta tam yerinde söylememiş mi bu dizeleri:

 " Sen yanmazsan

         Ben yanmazsam

          Biz yanmazsak

                Nasıl çıkarız

                   Karanlıklardan aydınlığa"

Bu karanlıklardan, aydınlığa çıkmak dileğiyle..

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

  *     Sivas'ı unutmak (Öner Yağcı)

**     Ateşte Semaha durmak ( Ali Yıldırım)

***   Sivas'ı Unutmak (Öner Yağcı)

**** Sivas'ı Unutmak (Öner Yağcı)